25 Haziran 2015 Perşembe
19 Haziran 2015 Cuma
MANTARA BENZEYEN GARİP AĞAÇLAR.
MANTARA BENZEYEN GARİP AĞAÇLAR.
(ALLAH'IN MUHTEŞEM YARATMA SANATINDAN ÖRNEKLER)
Weird & Unusual: Dragon's Blood Tree.
Garip ve alışılmadık: Ejderha kanı ağacı.
12 Haziran 2015 Cuma
KUR’ÂN-I KERİM’DE KÂİNATIN GENİŞLEMESİ
KUR’ÂN-I KERİM’DE KÂİNATIN GENİŞLEMESİ
‘Bir de semaya bakın,biz onu kuvvetle bina ettik; ve şübhe yok ki biz,elbette (devamlı sûrette onu) genişleticileriz.’
Zâriyat Sûresi 47.âyet
“Astronomi biliminin henüz gelişmemiş olduğu bir dönemde 14 asır önce indirilen Kuran-ı Kerim’de evrenin genişlediğinden şöyle bahsedilir: Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47 Yukarıdaki ayette geçen “sema (gök)” kelimesi Kuran’ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye “Şüphesiz biz genişleticiyiz (genişleteniz/genişletmekte olanız)” olarak çevrilen Arapça “inna le musiune” ifadesindeki “musi’une” kelimesi “genişletmek” anlamına gelen “evsea” fiilinden türemiştir. “Le” ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek “çok fazla” anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade “Biz göğü veya evreni çok fazla genişletiyoruz” anlamı taşımaktadır. Bilimin bugün varmış olduğu sonuç da Kuran’da bize bildirilenle aynıdır.
Bu bilimsel gerçek henüz hiçbir insan tarafından bilinmezken Kuran’da asırlar önce açıklanmıştır. Çünkü Kuran tüm evrenin yaratıcısı ve hakimi olan Allah’ın sözüdür.”
Kur'ân-ı Kerîm'de kâinatın genişlemesine açık olarak işaret edilmiştir. Zâriyat Sûresi'nin 47. âyetinde meâlen şöyle buyrulmaktadır: "Semayı azametle Biz kurduk ve ona durmadan vüs'at veriyor ve genişletiyoruz." Âyette kâinatın genişlemesine "mûsiûn" kelimesi ile işaret edilmiştir. Fakat burada asıl enteresan olan kelimenin kullanılış şeklidir. Müfessirlere göre âyette geçen "Ve innâ lemûsiûn" bir isim cümlesidir ve Arapçada isim cümleleri sebat ve süreklilik ifade eder. Dolayısıyla "Ve innâ lemûsiûn" cümlesine "Devamlı ve sürekli olarak durmadan genişletiyoruz." mânâsı verilebilir. Büyük-patlama modeline göre de kâinat doğduğu ândan itibaren sürekli genişlemektedir.
Bu âyetle Kur'ân yol gösterici olarak vazifesini de yerine getirmekte ve "genişletiyoruz" ifadesi ile genişlemenin kendi kendine değil bizzat Allah'ın kudretiyle gerçekleştirildiğini vurgulamaktadır.
Muasır(Çağdaş) alimlerden önemli bir kısmı,“Göğü biz çok sağlam bir şekilde bina ettik. Şüphesiz onu genişleten biziz.” mealindeki Zariyat suresinin 47.ayetinden evrenin genişlemesinin işaretini çıkarmışlardır.
Ayette geçen “Mûsiûn” kelimesi tam tamına “genişletenler” anlamına gelir. Bir çok ayette olduğu gibi, burada da Allah azametini göstermek için kendisini birinci çoğul şahıs zamiri olan “Biz” kullandığı için buna uygun olarak da “mûsiun”(genişletenler) kelimesini de çoğul olarak kullanmıştır. Bu ayet, evrenin genişlemekte olduğunu ve bunu yapanın da Allah olduğunu açıkça vurgulamaktadır.
Âyetin açık delâletinden, kâinatın bir balon gibi şişip devamlı genişlediği anlaşılıyor. Ancak Kur'an ayetlerinin birden çok manaya işareti olabilir.
Ne var ki, fezada sayısını henüz kesin olarak bilemediğimiz yıldızlar ve onların oluşturduğu sistemler, galeksiler en küçük bir yanlışlığa meydan vermeyecek plânda yaratılıp her biri için ayrı bir yörünge ve değişik bir hareket takdir edilmiştir. Başıboş hiçbir yıldız veya sistem söz konusu değildir. Başta Einstein olmak üzere, son asrın fizikçileriyle astronomları bu muhteşem kâinatın bir bütün halinde devamlı genişlediğini söylüyorlar. Kuvvetli bir ihtimalle, eğer bunun doğruluğu isbat edilirse, Kur'an'daki ilgili beyânın bu manaya delâlet ettiğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak "Şüphesiz biz genişletmekteyiz" cümlesi, kainatın genişlemesi noktasından iki yoruma uygun olmaktadır:
a. İstersek daha da genişletiriz anlamına gelmektedir. Biz vüs'at yani genişlik ve kudret sahibiyiz; semâdaki bu ihtişamı sağlamakla kudretimizden bir şey eksildiği sanılmamalıdır, dilersek daha da genişletiriz. Bakara sûresinin 255 ve Kaf sûresinin 38. âyetlerindeki içerik ve üslûp bu mânayı çağrıştırmaktadır.
"Andolsun ki (biz), gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (evrede,süreçte) yarattık. Bize (bu yaratma işinden dolayı) bir yorgunluk da dokunmadı."
Kaf sûresi 38.âyet
b. "Hâlâ evreni genişletmekteyiz" anlamına gelmektedir: Bu yorum daha çok, uzay cisimlerinin birbirinden uzaklaştığı ve aralarında¬ki mesafenin gitgide arttığı yönündeki bilimsel tespitten hareketle ortaya konan "Genişleme teorisi" ışığında yapılmıştır.
(bk. Celal Kırca, Kur'ân-ı Kerîm'de Fen Bilimleri, İstanbul, 1984, s. 62-63; eski dönemlerin âlimlerinden bu yorumu destekleyen bazı açıklamalar için bk. Celâl Yeniçeri, Uzay Âyetleri Tefsiri, s. 110-115)
Gök, kelimesinin Kur'an'daki kullanımları dikkate alınarak genişletilen şey, bu ve benzeri bağlamlarda "evren"(Esed,III, 1070-1071) "dünyanın dışındaki bütün kâinat"
(Celal Kırca, a.g.e., s. 62) anlamlarında yorumlanabilmektedir. (bk. Razi, XXVIII, 225-226; göklerin ve yerin yaratılması hakkında bk. Bakara 2/22, 29; Kur’an Yolu: V/80-82.)
PARMAK İZİNDEKİ KİMLİK
PARMAK İZİNDEKİ KİMLİK
Kuran’da, insanları ölümden sonra diriltmenin Allah için çok kolay olduğu anlatılırken, insanların özellikle parmak uçlarına dikkat çekilir:
'Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz'
(KIYAMET SURESİ 4.AYET)
Ayette parmak uçlarının vurgulanması, son derece hikmetlidir. Çünkü parmak izindeki şekiller ve detaylar, tamamen kişiye özeldir. Şu an dünya üzerinde yaşayan ve tarih boyunca yaşamış olan tüm insanların parmak izleri birbirinden farklıdır. Dahası, aynı DNA dizilimine sahip tek yumurta ikizleri dahi farklı parmak izine sahiptirler.
Parmak izi doğumdan önce cenin üzerinde son şeklini alır ve kalıcı yara olması dışında ömür boyu sabit kalır. İşte bu nedenle parmak izi, herkese özel çok önemli bir “kimlik kartı” sayılmakta ve parmak izi bilimi ise insanlar tarafından yanılmaz kimlik tespit yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Ancak önemli olan, parmak izinin özelliğinin ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru keşfedilmiş olmasıdır. Ondan önce, insanlar parmak izini hiçbir özelliği ve anlamı olmayan çizgiler olarak görmüştür. Fakat Kuran’da, o dönemde kimsenin dikkatini dahi çekmeyen parmak izleri vurgulanmakta ve bu izlerin ancak çağımızda fark edilen önemine dikkat çekilmektedir.
KONUYLA İLGİLİ VİDEO
https://www.youtube.com/watch?t=58&v=3wjfB-HW454
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Kuran-ı Kerim’in Büyük Mucizesi:Tatlı Suyla Tuzlu Suyun Karışmadığı Yer (Kuran’dan Basra Körfezine Dair Mucizevî Coğrafi İşaretler) ...
-
FİRAVUNUN 3000 YILLIK BOZULMAMIŞ CESEDİ İngiltere'nin ünlü müzesi British Museum'daki 3000 yıllık Firavun cesedi t...
-
"Cebeli Tarık" boğazı;Tatlı ve Tuzlu suyun birbirinden ayrıldığı yer!. RAHMAN SURESİ 19.AYET: '' (Suları...