2 Ocak 2020 Perşembe

BONSAİ-BEYAZ KAR ELMASI


ALGORİTMA USTASI


ALGORİTMA USTASI
Bir mühendis düşünki ki o algoritma ustası ve sonsuz olasılıkları tasarlamış. Algoritmanın, olasılıkların kendisi, efendisi!
Bir an geliyor öyle bir oyun kuruyor ki, oyunun içine; kendisinin de bulunduğu küçük ipuçları bırakıyor. Oyunu tasarlarken kendisinden izler de bırakıyor oyuna. Sonra oyunu sahneleyecek, icra edecek oyuncular tasarlıyor. Bu oyuncular çeşit çeşit bilince, zekâya, akla, kültüre, fiziksel özelliğe vs. sahip.

Her oyuncu için ayrı bir senaryo ve sahne olmasına rağmen, oyunu oluşturan algoritmada herkes birbirine bağlı. Tüm çarklar birbirinin çalışmasını ve başka diğer çarkların çalışmasını sağlıyor. Buna rağmen oyuncuların hepsi henüz bunun farkında değil.
Oyunun dekorunda kullanılan muazzam varlıklar da var. Fiziksel ve görsel birçok detay var sahnede. Yer ve gök ve bunların arasındaki her şey.
Oyuncular için çeşitli yetenek ve özellikler tasarlanmış. Akletme, hesaplama, sevme, nefret etme, uyuma, yeme-içme, öğrenme, hatırlama, unutma…
Mantık koymuş sonra, ego koymuş, zihin koymuş, merak koymuş, korku koymuş, cesaret koymuş, sevgi koymuş, bilinç koymuş, zan koymuş, zaaf koymuş içine oyuncunun. Başka bir sürü şey koymuş.
Demiş ki Mühendis, “Tüm bunları icra ederken beni de bilsinler… Ama öyle kolay olmasın. Önce unutsunlar, sonra hatırlamaları için çeşitli işaretler bırakayım. Oyunu kuran da kendim olayım. BEN’den ayrı olmasınlar. Benim bir parçam olsun her şey. Ama onlar bunu bilmesin.Sadece fark etmek için arasınlar.
Dışarıda arasınlar beni, güneşe baksınlar, karanlığa, ışığa, gökyüzüne, uzaya baksınlar; gözlerinin gördüklerine, içlerindeki BEN’de değil, dışarıda olsun hep gözleri ve akılları. Başka boyutlarda başka şeylerde arasınlar.Ama hep oyuncu ve kuran olsunlar. BEN onların içinde onlar olarak oynayayım bu oyunu.”
Gizem ve bilinmezliğin yanı sıra, bilinmek-bilmek-deneyimlemek arzusuyla oyun kurulur ve oyuncular dağılır evrene.
Şimdi… İçindeki BEN’i keşfet,kendini tanı.Kendini tanıki rabbini oyunu kuranı tanıyasın. Sonra oyunun oyun olduğunu idrak et. Ve sadece oyna.
Oyunun hangi algoritmalara sahip olduğundan, kimin nasıl tasarladığından, nereye ait olduğundan, nereye gideceğini bil. 
Oyunun kodlarını çözemezsin. Sadece oyuncu olarak sahnene çık. Deneyimle, öğren ve yaşa.
Sızlanmayı bırak. Şikâyet etmenin nesini seviyorsun? Oyunun hakkını ver ve devam et.
Seç ve yaşa.
Yaşa ve öğren.
Öğren ve keyif al.
Keyif al ve devam et.
Ta ki repliğin bitene kadar. Ta ki elektrik kesilene kadar. Ta ki son sözünü söyleyene kadar. Her defasında yeniden yeniden yeniden…
Şimdi… Oyunu nasıl oynayacağını keşfetme zamanın! Kullanma kılavuzun var Kur'nı Kerim ve Sünnet.Yol haritan bunlar. Oyunun kuralını rabbin koyuyor. Senaryoyu kısmen sen yazıyorsun. Doğaçlama serbest. Sadece oyuna katıl ve kendini bırak.  
Doğaya bak ve gör. Dinle ve duy. Dokun ve hisset. Yaşa ve öğren.
Sadece OKU! Okumayı öğren. Yaradan rabbin adıyla
OKU!

ALGORİTMA USTASI

Bir mühendis düşünki ki o algoritma ustası ve sonsuz olasılıkları tasarlamış. Algoritmanın, olasılıkların kendisi, efendisi!

Bir an geliyor öyle bir oyun kuruyor ki, oyunun içine; kendisinin de bulunduğu küçük ipuçları bırakıyor. Oyunu tasarlarken kendisinden izler de bırakıyor oyuna. Sonra oyunu sahneleyecek, icra edecek oyuncular tasarlıyor. Bu oyuncular çeşit çeşit bilince, zekâya, akla, kültüre, fiziksel özelliğe vs. sahip.

Her oyuncu için ayrı bir senaryo ve sahne olmasına rağmen, oyunu oluşturan algoritmada herkes birbirine bağlı. Tüm çarklar birbirinin çalışmasını ve başka diğer çarkların çalışmasını sağlıyor. Buna rağmen oyuncuların hepsi henüz bunun farkında değil.

Oyunun dekorunda kullanılan muazzam varlıklar da var. Fiziksel ve görsel birçok detay var sahnede. Yer ve gök ve bunların arasındaki her şey.

Oyuncular için çeşitli yetenek ve özellikler tasarlanmış. Akletme, hesaplama, sevme, nefret etme, uyuma, yeme-içme, öğrenme, hatırlama, unutma…

Mantık koymuş sonra, ego koymuş, zihin koymuş, merak koymuş, korku koymuş, cesaret koymuş, sevgi koymuş, bilinç koymuş, zan koymuş, zaaf koymuş içine oyuncunun. Başka bir sürü şey koymuş.

Demiş ki Mühendis, “Tüm bunları icra ederken beni de bilsinler… Ama öyle kolay olmasın. Önce unutsunlar, sonra hatırlamaları için çeşitli işaretler bırakayım. Oyunu kuran da kendim olayım. BEN’den ayrı olmasınlar. Benim bir parçam olsun her şey. Ama onlar bunu bilmesin.Sadece fark etmek için arasınlar.

Dışarıda arasınlar beni, güneşe baksınlar, karanlığa, ışığa, gökyüzüne, uzaya baksınlar; gözlerinin gördüklerine, içlerindeki BEN’de değil, dışarıda olsun hep gözleri ve akılları. Başka boyutlarda başka şeylerde arasınlar.Ama hep oyuncu ve kuran olsunlar. BEN onların içinde onlar olarak oynayayım bu oyunu.”

Gizem ve bilinmezliğin yanı sıra, bilinmek-bilmek-deneyimlemek arzusuyla oyun kurulur ve oyuncular dağılır evrene.

Şimdi… İçindeki BEN’i keşfet,kendini tanı.Kendini tanıki rabbini oyunu kuranı tanıyasın. Sonra oyunun oyun olduğunu idrak et. Ve sadece oyna.

Oyunun hangi algoritmalara sahip olduğundan, kimin nasıl tasarladığından, nereye ait olduğundan, nereye gideceğini bil. 

Oyunun kodlarını çözemezsin. Sadece oyuncu olarak sahnene çık. Deneyimle, öğren ve yaşa.

Sızlanmayı bırak. Şikâyet etmenin nesini seviyorsun? Oyunun hakkını ver ve devam et.

Seç ve yaşa.

Yaşa ve öğren.

Öğren ve keyif al.

Keyif al ve devam et.

Ta ki repliğin bitene kadar. Ta ki elektrik kesilene kadar. Ta ki son sözünü söyleyene kadar. Her defasında yeniden yeniden yeniden…

Şimdi… Oyunu nasıl oynayacağını keşfetme zamanın! Kullanma kılavuzun var Kur'nı Kerim ve Sünnet.Yol haritan bunlar. Oyunun kuralını rabbin koyuyor. Senaryoyu kısmen sen yazıyorsun. Doğaçlama serbest. Sadece oyuna katıl ve kendini bırak. 

Doğaya bak ve gör. Dinle ve duy. Dokun ve hisset. Yaşa ve öğren.

Sadece OKU! Okumayı öğren. Yaradan rabbin adıyla OKU!

“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” 

ALAK SURESİ 96:1-5

"Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise takva sahipleri için daha hayırlıdır. Akıl etmiyor musunuz?" 

EN'ÂM SURESİ 32.AYET




YAĞMUR BULUTU