30 Aralık 2020 Çarşamba
14 Aralık 2020 Pazartesi
7 Eylül 2020 Pazartesi
19 Ağustos 2020 Çarşamba
27 Temmuz 2020 Pazartesi
24 Haziran 2020 Çarşamba
4 Haziran 2020 Perşembe
20 Nisan 2020 Pazartesi
16 Mart 2020 Pazartesi
PANGOLİN
Dünyada öyle hayvanlar var ki görünce, özelliklerini öğrenince doğaya bir kez daha hayran olmamak imkansız. Bu hayvanlardan biri de pangolin.
Sevimli ismi bir yana görünüşü ile gerçekten şaşırtıcı olan bu güzel hayvanlar vücutlarını kaplayan pullar nedeniyle ilk bakışta bir çam kozalağını andırıyorlar. Pullu memeliler takımının pangolingiller familyasından olan pangolin ülkemizde hemen hiç tanınmasa da aslında yıllardır dünyanın gündeminde.
Tehlike anında top haline geliyorlar.
Pangolinler Asya ve Afrika’da yaşıyor.
Pangolinlerin Asya’da yaşayan dört ve Afrika’da yaşayan dört olmak üzere toplam 8 türü bulunuyor ayrıca birkaç pangolin türünün de nesli tükendiği biliniyor. Pangolin türlerinin boyu 30-100 cm arasında değişiyor.
Vücutları keratin pullarla kaplı
Pangolinlere ilginç görünümlerini veren vücutlarını kaplayan pullar. Bu pullar keratinden oluşuyor, yani saç ve tırnaklarla aynı maddeden. Bu arada pangolin vücudu keratin pullarla kaplı olan dünyanın bilinen tek memeli hayvanı.
Ağaç kovuklarında ve çukurlarda yaşıyorlar.
Pullu memeli pangolinler ağaç kovuklarında ya da kazdıkları çukurlarda yaşıyorlar. Pangolinlerin yaşam alanı türlerine göre farklılık gösteriyor yani bazı türleri ağaç kovuklarında yaşarken bazılarıysa yaşamını çukurlarda sürdürüyor.
Gece aktifler.
Pangolinler noktürnal yani gece aktif canlılar. Gündüzleri yuvalarında geçiren pangolinler hava kararınca yuvalarından çıkarak avlanıyorlar. Bu canlıların ana besin maddesi karıncalar ve termitler. Pangolinler karınca ve termitleri uzun dillerini kullanarak yakalıyorlar. Genellikle yalnız yaşayan pangolinler yalnızca çiftleşme zamanı bir araya geliyorlar. Bir pangolin bir seferde 1-3 arasında yavru dünyaya getiriyor ve bu yavruların yetişkin olması yaklaşık olarak 2 yıl sürüyor.
Pangolinlerin nesli hızla tükeniyor!
Pagolinler etleri ve pulları için sürekli avlanıyor ayrıca yaşam alanlarının tahrip edilmesi, ormanların yok edilmesi de bu muhteşem canlıların neslini tehdit ediyor. Pangolinlerin 8 türünün hepsi farklı kategorilerde nesli tükenen hayvanlar listesinde yer alıyor ve bunların iki tanesi kırmızı listede, yani çok ciddi tehlike altında.
Geleneksel Çin tıbbında pangolin pulları kullanılıyor
Geleneksel Çin tıbbında pangolin pulları kanser tedavisi gibi bazı şeyler için kullanılıyor. Oysaki pangolin pulları keratinden oluşuyor. Yani buna inanan insanlar pangolinleri öldürmek yerine kendi tırnaklarını ya da saçlarını da yiyebilirler zira insan saçları ve tırnakları da keratinden oluşuyor. Çin’de geçtiğimiz günlerde 3.1 ton pangolin pulu yakalandı! Bu tam 7500 pangolinin öldürüldüğü anlamına geliyor! Bu korkunç olay pangolinleri bir kez daha acı bir şekilde dünyanın gündemine getirdi.
Pangolin pulları karaborsada kilosu 700 dolardan satılıyor!
Çin’de 1 kilogram pangolin pulu karaborsada 5000 yuan yani 700 dolara alıcı buluyor! Çin pangolinlerin yakalanmasını yasaklamış olsa da ne yazık ki kolluk güçleri bu konuda pek de başarılı olamıyor ve pangolinler tamamen hurafe olan tıbbi gerekçelerle toplu olarak katledilmeye devam ediyor! Şangay gümrüğünden yapılan açıklamada 2015 yılından bu yana Afrika’dan pangolin pulu kaçakçılığı yapan üç kişinin tutuklandığı belirtilse de bu önlemlerin yeterli olmadığı açık.
Eğer geleneksel Çin tıbbı için pangolinler bu hızla katledilemeye devam ederse önümüzdeki bir kaç yıl içinde dünyanın en ilginç ve özel hayvanlarından biri olan pangolin artık dünyada olmayacak ve gelecek nesiller bu muhteşem canlıların belki de adını dahi duymayacak. Şimdi anladınız mı neden dünyanın en şanssız hayvanlarından biri dediğimizi Umuyoruz Çin hükumeti ve Afrika’da pangolinlerin yaşadığı ülkeler bu durumun ciddiyetinin farkına varıp bir an önce pangolin ticaretinin sonlandırılması adına ciddi ve gerçekçi adımlar atarlar. Çünkü biz pangolinlerin yok olmasını istemiyoruz! Yasa dışı avcılık( gerçi yasal avcılık da aynısı!) dünyaya karşı işlenen bir suç ve bu cani avcıların avladığı her canlı dünyadan ve bizlerden çalınıyor!
12 Mart 2020 Perşembe
Korona virüs nedeniyle Kapatılan Kâbeyi Ebabil Kuşları sürü halinde Tavaf ediyor.
Korona virüs nedeniyle Kapatılan Kâbeyi Ebabil Kuşları sürü halinde Tavaf ediyor.
Koronavirüs endişesiyle ibadete kapatılan Kâbe'de Ebabil kuşları tavafı devam ettirdi.
Suudi Arabistan kısa bir süre önce koronavirüs gerekçesiyle Kâbe'yi ibadete kapatmış ve dezenfekte çalışmaları yürütmüştü. Bu çalışmalar yürütülürken bir Türk umreci boş kalan Kâbe'yi ebabil kuşlarının tavaf ettiği anları görüntüledi.
2 Mart 2020 Pazartesi
26 Şubat 2020 Çarşamba
AY'IN İKİYE BÖLÜNME MUCİZESİ
Apollo 10 tarafından çekilen 1969 tarihli NASA uydu fotoğrafı.
AY'IN İKİYE BÖLÜNME MUCİZESİ
Kanyon görünümüne benzer NASA ay fotoğrafları,ayın belirli bir zaman önce ikiye ayrılıp yeniden birleştiği inancına kanıttır.
Kutsal kitabımız Kur’an ilk olarak ''Vakit (Kıyamet saati) yaklaştı ve ay yarıldı" (Kamer Suresi,1.ayet)
Buharî ve diğer muteber hadis kaynaklarında Peygamber Efendimiz’in Mina’dayken ayın ikiye yarıldığı, Sahabe'nin çoğunun bunu bizzat gözleriyle gördükleri rivayet edilmektedir. Bu olay Resulullah Efendimiz Mina’dayken gerçekleşmiş ve Allah’ın Resûlü çevresindekilere ayı göstererek; “Sizler şahit olun! Şahit olun”buyurmuştur. Rivayetlere göre Mekke müşriklerinin kendisinden risaletine delil olacak bir mûcize istemelerine karşılık bu hadise gerçekleşmiştir. Böylesine büyük bir âyet karşısında müşrikler yüz çevirmişler, iman etmemişler ve bu mucizeyi sihirle itham etmişlerdir.
Ancak bunun yanı sıra Kur’an-ı Kerim'in bu ayeti günümüzde gerçekleşen bir olaya da işaret etmektedir. Kuran'ın 54. Suresi'nin adı olan "Kamer"in Türkçe karşılığı "Ay"dır. Bu surenin büyük bir bölümünde, kendilerine gönderilen peygamberlerin "uyarılarını gözardı eden" Nuh, Ad, Semud ve Lut halkının, Firavun ve çevresinin başlarına gelen yıkımlar anlatılır. Aynı zamanda birinci ayette kıyamet vakti ile ilgili çok önemli bir mesaj verilir:
''Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1)''
Ayette kullanılan "yarmak" fiilinin Arapça karşılığı "şakka"dır. Bu kelimenin Arapça'da farklı anlamları bulunmaktadır. Bazı Kuran tefsirlerinde "ikiye yarılmak" manası tercih edilmektedir. Bununla birlikte, "şakka" kelimesi Arapçada "toprağı sürme, toprağı kazma" anlamlarında kullanılmaktadır.
İkinci anlamına örnek olarak, Abese Suresi'nin 26. ayetinde geçen kullanımını verebiliriz:
''Biz, şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık. Sonra yeri yardıkça yardık. Böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar. (Abese Suresi, 25-29)''
Açıkça görüldüğü gibi, bu ayetteki "şakka" ifadesi "yerin ikiye yarılması" manasında değil, "çeşitli bitkilerin yetişmesi için toprağın sürülerek yarılması" anlamında kullanılmıştır.
İşte tam bu noktada, Kuran'ın çok büyük bir mucizesiyle karşılaşmaktayız. Kamer Suresi'nde on dört yüzyıl öncesinden haber verilen ayet, 20 Temmuz 1969'da Ay yüzeyinde yapılan çalışmalar ile gerçekleşmiştir. Amerikalı astronotların Ay'a ayak basarak, Ay toprağı üzerinde bilimsel araştırmalar yapmaları, taş ve toprak örnekleri toplamaları ayın yarılması ayetindeki ifadelere tam olarak uymaktadır.
Ay'ın keşfi, "Bir insan için küçük bir adım, insanlık için büyük bir atılım" sloganıyla özdeşleşmiştir. Bu tarihi gezi uzay araştırmalarında bir dönüm noktasıdır; kameralar aracılığıyla belgelenmiş ve o tarihten bu yana yaşayan insanların seyrettikleri bir olay olmuştur. Kamer Suresi'nin ilk ayetinde Allah'ın bildirdiği gibi, bu büyük olay aynı zamanda bir kıyamet alametidir; dünyanın kıyamet öncesi son zaman diliminde olduğunun bir belirtisidir.
www.yeniakit.com.tr
Buharî ve diğer muteber hadis kaynaklarında Peygamber Efendimiz’in Mina’dayken ayın ikiye yarıldığı, Sahabe'nin çoğunun bunu bizzat gözleriyle gördükleri rivayet edilmektedir. Bu olay Resulullah Efendimiz Mina’dayken gerçekleşmiş ve Allah’ın Resûlü çevresindekilere ayı göstererek; “Sizler şahit olun! Şahit olun”buyurmuştur. Rivayetlere göre Mekke müşriklerinin kendisinden risaletine delil olacak bir mûcize istemelerine karşılık bu hadise gerçekleşmiştir. Böylesine büyük bir âyet karşısında müşrikler yüz çevirmişler, iman etmemişler ve bu mucizeyi sihirle itham etmişlerdir.
Ancak bunun yanı sıra Kur’an-ı Kerim'in bu ayeti günümüzde gerçekleşen bir olaya da işaret etmektedir. Kuran'ın 54. Suresi'nin adı olan "Kamer"in Türkçe karşılığı "Ay"dır. Bu surenin büyük bir bölümünde, kendilerine gönderilen peygamberlerin "uyarılarını gözardı eden" Nuh, Ad, Semud ve Lut halkının, Firavun ve çevresinin başlarına gelen yıkımlar anlatılır. Aynı zamanda birinci ayette kıyamet vakti ile ilgili çok önemli bir mesaj verilir:
''Saat (kıyamet saati) yakınlaştı ve Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1)''
Ayette kullanılan "yarmak" fiilinin Arapça karşılığı "şakka"dır. Bu kelimenin Arapça'da farklı anlamları bulunmaktadır. Bazı Kuran tefsirlerinde "ikiye yarılmak" manası tercih edilmektedir. Bununla birlikte, "şakka" kelimesi Arapçada "toprağı sürme, toprağı kazma" anlamlarında kullanılmaktadır.
İkinci anlamına örnek olarak, Abese Suresi'nin 26. ayetinde geçen kullanımını verebiliriz:
''Biz, şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık. Sonra yeri yardıkça yardık. Böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar. (Abese Suresi, 25-29)''
Açıkça görüldüğü gibi, bu ayetteki "şakka" ifadesi "yerin ikiye yarılması" manasında değil, "çeşitli bitkilerin yetişmesi için toprağın sürülerek yarılması" anlamında kullanılmıştır.
İşte tam bu noktada, Kuran'ın çok büyük bir mucizesiyle karşılaşmaktayız. Kamer Suresi'nde on dört yüzyıl öncesinden haber verilen ayet, 20 Temmuz 1969'da Ay yüzeyinde yapılan çalışmalar ile gerçekleşmiştir. Amerikalı astronotların Ay'a ayak basarak, Ay toprağı üzerinde bilimsel araştırmalar yapmaları, taş ve toprak örnekleri toplamaları ayın yarılması ayetindeki ifadelere tam olarak uymaktadır.
Ay'ın keşfi, "Bir insan için küçük bir adım, insanlık için büyük bir atılım" sloganıyla özdeşleşmiştir. Bu tarihi gezi uzay araştırmalarında bir dönüm noktasıdır; kameralar aracılığıyla belgelenmiş ve o tarihten bu yana yaşayan insanların seyrettikleri bir olay olmuştur. Kamer Suresi'nin ilk ayetinde Allah'ın bildirdiği gibi, bu büyük olay aynı zamanda bir kıyamet alametidir; dünyanın kıyamet öncesi son zaman diliminde olduğunun bir belirtisidir.
www.yeniakit.com.tr
23 Şubat 2020 Pazar
METEORLAR NEDEN ŞEHİR MERKEZLERİNE DÜŞMÜYOR?
METEORLAR NEDEN ŞEHİR MERKEZLERİNE DÜŞMÜYOR?
GÖKYÜZÜNDEN YÜZLERCE BİNLERCE METEOR DÜŞÜYOR.NEDEN ŞEHİR MERKEZLERİNE DÜŞMÜYOR? BOŞ YERLERE ALANLARA DÜŞÜYOR.
HİÇ BİR İNSAN ÖLMÜYOR? HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZMÜ?
Rusya’da meteor düşme anı güvenlik kamerasınca kaydedildi.
Meteor, Rusya Federasyonu’na bağlı Karelya Cumhuriyeti’ndeki Segeja kentinde yerel saatle 04.35 sıralarında düştü. Görüntülerde, meteorun düştüğü sırada gökyüzünü aydınlattığı ve ani bir parlama ile yok olduğu görüldü. Yerel medya, Segeja kentinde yaşayanların meteor düşmesi sonucunda güçlü bir patlama sesi duyduklarını ve camlarının titrediğini belirttiklerini bildirdi.
https://www.milliyet.com.tr/dunya/saatler-04-35i-gosteriyordu-gozlerine-inanamadilar-6149864
20 Şubat 2020 Perşembe
19 Şubat 2020 Çarşamba
14 Şubat 2020 Cuma
Bir devlet yöneticisiz olmaz.
Bir devlet yöneticisiz olmaz. Bir saat ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir kitap yazarsız olmaz. Nasıl oluyor da,nihayet derecede muntazam şu dünya ve kainat hâkimsiz yaratıcısız olsun?
10 Şubat 2020 Pazartesi
9 Şubat 2020 Pazar
6 Şubat 2020 Perşembe
PİL YOK,ŞARJ YOK......
Yasin suresi (36):71 -Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip oluyorlar.
Mû'minun süresi(23):21 -Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz.
5 Şubat 2020 Çarşamba
30 Ocak 2020 Perşembe
21 Ocak 2020 Salı
9 Ocak 2020 Perşembe
2 Ocak 2020 Perşembe
ALGORİTMA USTASI
Bir mühendis düşünki ki o algoritma ustası ve sonsuz olasılıkları tasarlamış. Algoritmanın, olasılıkların kendisi, efendisi!
Bir an geliyor öyle bir oyun kuruyor ki, oyunun içine; kendisinin de bulunduğu küçük ipuçları bırakıyor. Oyunu tasarlarken kendisinden izler de bırakıyor oyuna. Sonra oyunu sahneleyecek, icra edecek oyuncular tasarlıyor. Bu oyuncular çeşit çeşit bilince, zekâya, akla, kültüre, fiziksel özelliğe vs. sahip.
Her oyuncu için ayrı bir senaryo ve sahne olmasına rağmen, oyunu oluşturan algoritmada herkes birbirine bağlı. Tüm çarklar birbirinin çalışmasını ve başka diğer çarkların çalışmasını sağlıyor. Buna rağmen oyuncuların hepsi henüz bunun farkında değil.
Oyunun dekorunda kullanılan muazzam varlıklar da var. Fiziksel ve görsel birçok detay var sahnede. Yer ve gök ve bunların arasındaki her şey.
Oyuncular için çeşitli yetenek ve özellikler tasarlanmış. Akletme, hesaplama, sevme, nefret etme, uyuma, yeme-içme, öğrenme, hatırlama, unutma…
Mantık koymuş sonra, ego koymuş, zihin koymuş, merak koymuş, korku koymuş, cesaret koymuş, sevgi koymuş, bilinç koymuş, zan koymuş, zaaf koymuş içine oyuncunun. Başka bir sürü şey koymuş.
Demiş ki Mühendis, “Tüm bunları icra ederken beni de bilsinler… Ama öyle kolay olmasın. Önce unutsunlar, sonra hatırlamaları için çeşitli işaretler bırakayım. Oyunu kuran da kendim olayım. BEN’den ayrı olmasınlar. Benim bir parçam olsun her şey. Ama onlar bunu bilmesin.Sadece fark etmek için arasınlar.
Dışarıda arasınlar beni, güneşe baksınlar, karanlığa, ışığa, gökyüzüne, uzaya baksınlar; gözlerinin gördüklerine, içlerindeki BEN’de değil, dışarıda olsun hep gözleri ve akılları. Başka boyutlarda başka şeylerde arasınlar.Ama hep oyuncu ve kuran olsunlar. BEN onların içinde onlar olarak oynayayım bu oyunu.”
Gizem ve bilinmezliğin yanı sıra, bilinmek-bilmek-deneyimlemek arzusuyla oyun kurulur ve oyuncular dağılır evrene.
Şimdi… İçindeki BEN’i keşfet,kendini tanı.Kendini tanıki rabbini oyunu kuranı tanıyasın. Sonra oyunun oyun olduğunu idrak et. Ve sadece oyna.
Oyunun hangi algoritmalara sahip olduğundan, kimin nasıl tasarladığından, nereye ait olduğundan, nereye gideceğini bil.
Oyunun kodlarını çözemezsin. Sadece oyuncu olarak sahnene çık. Deneyimle, öğren ve yaşa.
Sızlanmayı bırak. Şikâyet etmenin nesini seviyorsun? Oyunun hakkını ver ve devam et.
Seç ve yaşa.
Yaşa ve öğren.
Öğren ve keyif al.
Keyif al ve devam et.
Seç ve yaşa.
Yaşa ve öğren.
Öğren ve keyif al.
Keyif al ve devam et.
Ta ki repliğin bitene kadar. Ta ki elektrik kesilene kadar. Ta ki son sözünü söyleyene kadar. Her defasında yeniden yeniden yeniden…
Şimdi… Oyunu nasıl oynayacağını keşfetme zamanın! Kullanma kılavuzun var Kur'nı Kerim ve Sünnet.Yol haritan bunlar. Oyunun kuralını rabbin koyuyor. Senaryoyu kısmen sen yazıyorsun. Doğaçlama serbest. Sadece oyuna katıl ve kendini bırak.
Doğaya bak ve gör. Dinle ve duy. Dokun ve hisset. Yaşa ve öğren.
Sadece OKU! Okumayı öğren. Yaradan rabbin adıyla
OKU!
ALGORİTMA USTASI
Bir mühendis düşünki ki o algoritma ustası ve sonsuz olasılıkları tasarlamış. Algoritmanın, olasılıkların kendisi, efendisi!
Bir an geliyor öyle bir oyun kuruyor ki, oyunun içine; kendisinin de bulunduğu küçük ipuçları bırakıyor. Oyunu tasarlarken kendisinden izler de bırakıyor oyuna. Sonra oyunu sahneleyecek, icra edecek oyuncular tasarlıyor. Bu oyuncular çeşit çeşit bilince, zekâya, akla, kültüre, fiziksel özelliğe vs. sahip.
Her oyuncu için ayrı bir senaryo ve sahne olmasına rağmen, oyunu oluşturan algoritmada herkes birbirine bağlı. Tüm çarklar birbirinin çalışmasını ve başka diğer çarkların çalışmasını sağlıyor. Buna rağmen oyuncuların hepsi henüz bunun farkında değil.
Oyunun dekorunda kullanılan muazzam varlıklar da var. Fiziksel ve görsel birçok detay var sahnede. Yer ve gök ve bunların arasındaki her şey.
Oyuncular için çeşitli yetenek ve özellikler tasarlanmış. Akletme, hesaplama, sevme, nefret etme, uyuma, yeme-içme, öğrenme, hatırlama, unutma…
Mantık koymuş sonra, ego koymuş, zihin koymuş, merak koymuş, korku koymuş, cesaret koymuş, sevgi koymuş, bilinç koymuş, zan koymuş, zaaf koymuş içine oyuncunun. Başka bir sürü şey koymuş.
Demiş ki Mühendis, “Tüm bunları icra ederken beni de bilsinler… Ama öyle kolay olmasın. Önce unutsunlar, sonra hatırlamaları için çeşitli işaretler bırakayım. Oyunu kuran da kendim olayım. BEN’den ayrı olmasınlar. Benim bir parçam olsun her şey. Ama onlar bunu bilmesin.Sadece fark etmek için arasınlar.
Dışarıda arasınlar beni, güneşe baksınlar, karanlığa, ışığa, gökyüzüne, uzaya baksınlar; gözlerinin gördüklerine, içlerindeki BEN’de değil, dışarıda olsun hep gözleri ve akılları. Başka boyutlarda başka şeylerde arasınlar.Ama hep oyuncu ve kuran olsunlar. BEN onların içinde onlar olarak oynayayım bu oyunu.”
Gizem ve bilinmezliğin yanı sıra, bilinmek-bilmek-deneyimlem ek arzusuyla oyun kurulur ve oyuncular dağılır evrene.
Şimdi… İçindeki BEN’i keşfet,kendini tanı.Kendini tanıki rabbini oyunu kuranı tanıyasın. Sonra oyunun oyun olduğunu idrak et. Ve sadece oyna.
Oyunun hangi algoritmalara sahip olduğundan, kimin nasıl tasarladığından, nereye ait olduğundan, nereye gideceğini bil.
Oyunun kodlarını çözemezsin. Sadece oyuncu olarak sahnene çık. Deneyimle, öğren ve yaşa.
Sızlanmayı bırak. Şikâyet etmenin nesini seviyorsun? Oyunun hakkını ver ve devam et.
Seç ve yaşa.
Yaşa ve öğren.
Öğren ve keyif al.
Keyif al ve devam et.
Ta ki repliğin bitene kadar. Ta ki elektrik kesilene kadar. Ta ki son sözünü söyleyene kadar. Her defasında yeniden yeniden yeniden…
Şimdi… Oyunu nasıl oynayacağını keşfetme zamanın! Kullanma kılavuzun var Kur'nı Kerim ve Sünnet.Yol haritan bunlar. Oyunun kuralını rabbin koyuyor. Senaryoyu kısmen sen yazıyorsun. Doğaçlama serbest. Sadece oyuna katıl ve kendini bırak.
Doğaya bak ve gör. Dinle ve duy. Dokun ve hisset. Yaşa ve öğren.
Sadece OKU! Okumayı öğren. Yaradan rabbin adıyla OKU!
“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.”
ALAK SURESİ 96:1-5
"Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise takva sahipleri için daha hayırlıdır. Akıl etmiyor musunuz?"
EN'ÂM SURESİ 32.AYET
Bir mühendis düşünki ki o algoritma ustası ve sonsuz olasılıkları tasarlamış. Algoritmanın, olasılıkların kendisi, efendisi!
Bir an geliyor öyle bir oyun kuruyor ki, oyunun içine; kendisinin de bulunduğu küçük ipuçları bırakıyor. Oyunu tasarlarken kendisinden izler de bırakıyor oyuna. Sonra oyunu sahneleyecek, icra edecek oyuncular tasarlıyor. Bu oyuncular çeşit çeşit bilince, zekâya, akla, kültüre, fiziksel özelliğe vs. sahip.
Her oyuncu için ayrı bir senaryo ve sahne olmasına rağmen, oyunu oluşturan algoritmada herkes birbirine bağlı. Tüm çarklar birbirinin çalışmasını ve başka diğer çarkların çalışmasını sağlıyor. Buna rağmen oyuncuların hepsi henüz bunun farkında değil.
Oyunun dekorunda kullanılan muazzam varlıklar da var. Fiziksel ve görsel birçok detay var sahnede. Yer ve gök ve bunların arasındaki her şey.
Oyuncular için çeşitli yetenek ve özellikler tasarlanmış. Akletme, hesaplama, sevme, nefret etme, uyuma, yeme-içme, öğrenme, hatırlama, unutma…
Mantık koymuş sonra, ego koymuş, zihin koymuş, merak koymuş, korku koymuş, cesaret koymuş, sevgi koymuş, bilinç koymuş, zan koymuş, zaaf koymuş içine oyuncunun. Başka bir sürü şey koymuş.
Demiş ki Mühendis, “Tüm bunları icra ederken beni de bilsinler… Ama öyle kolay olmasın. Önce unutsunlar, sonra hatırlamaları için çeşitli işaretler bırakayım. Oyunu kuran da kendim olayım. BEN’den ayrı olmasınlar. Benim bir parçam olsun her şey. Ama onlar bunu bilmesin.Sadece fark etmek için arasınlar.
Dışarıda arasınlar beni, güneşe baksınlar, karanlığa, ışığa, gökyüzüne, uzaya baksınlar; gözlerinin gördüklerine, içlerindeki BEN’de değil, dışarıda olsun hep gözleri ve akılları. Başka boyutlarda başka şeylerde arasınlar.Ama hep oyuncu ve kuran olsunlar. BEN onların içinde onlar olarak oynayayım bu oyunu.”
Gizem ve bilinmezliğin yanı sıra, bilinmek-bilmek-deneyimlem
Şimdi… İçindeki BEN’i keşfet,kendini tanı.Kendini tanıki rabbini oyunu kuranı tanıyasın. Sonra oyunun oyun olduğunu idrak et. Ve sadece oyna.
Oyunun hangi algoritmalara sahip olduğundan, kimin nasıl tasarladığından, nereye ait olduğundan, nereye gideceğini bil.
Oyunun kodlarını çözemezsin. Sadece oyuncu olarak sahnene çık. Deneyimle, öğren ve yaşa.
Sızlanmayı bırak. Şikâyet etmenin nesini seviyorsun? Oyunun hakkını ver ve devam et.
Seç ve yaşa.
Yaşa ve öğren.
Öğren ve keyif al.
Keyif al ve devam et.
Ta ki repliğin bitene kadar. Ta ki elektrik kesilene kadar. Ta ki son sözünü söyleyene kadar. Her defasında yeniden yeniden yeniden…
Şimdi… Oyunu nasıl oynayacağını keşfetme zamanın! Kullanma kılavuzun var Kur'nı Kerim ve Sünnet.Yol haritan bunlar. Oyunun kuralını rabbin koyuyor. Senaryoyu kısmen sen yazıyorsun. Doğaçlama serbest. Sadece oyuna katıl ve kendini bırak.
Doğaya bak ve gör. Dinle ve duy. Dokun ve hisset. Yaşa ve öğren.
Sadece OKU! Okumayı öğren. Yaradan rabbin adıyla OKU!
“Oku! Yaradan Rabbinin adı ile! O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.”
ALAK SURESİ 96:1-5
"Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise takva sahipleri için daha hayırlıdır. Akıl etmiyor musunuz?"
EN'ÂM SURESİ 32.AYET
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Kuran-ı Kerim’in Büyük Mucizesi:Tatlı Suyla Tuzlu Suyun Karışmadığı Yer (Kuran’dan Basra Körfezine Dair Mucizevî Coğrafi İşaretler) ...
-
FİRAVUNUN 3000 YILLIK BOZULMAMIŞ CESEDİ İngiltere'nin ünlü müzesi British Museum'daki 3000 yıllık Firavun cesedi t...
-
"Cebeli Tarık" boğazı;Tatlı ve Tuzlu suyun birbirinden ayrıldığı yer!. RAHMAN SURESİ 19.AYET: '' (Suları...